Etiket: istanbulsözleşmesi
Zamlar
korona sürecinin ekonomik açıdan en kötü etkilediği ülkelerden biri türkiye herhalde. zaten iktidarın ekonomi politikaları facia, korona süreci de tuzu biberi bahanesi oldu. son bir yıl içinde herşeye defalarca zam geldi. iktidarın umurunda mı dünya. yok bize darbe yapacaklar, yok kanal istanbul yapacağız, boş siyasi tartışmalarla gündemi meşgul ediyorlar. iktidarın hiç bir ekonomik planı, programı olmadığı gibi korona sürecinden dünyadaki gelişmiş ülkeler milletlerine maddi destekle katkı sağlarken, burada iktidar biz bize yeteriz kampanyasıyla para dilendi. utanç verici bir durum. milletin vergileri müteahhitlere akarken yapılan yollardan, köprülerden de yine parayla geçiyor yurdumun güzel insanı. bir gün aya çıkacağız palavrası bir gün uçacağız yutturması. bakın ben istanbul sözleşmesine karşı bir insanın, ama aynı zamanda kadına şiddete de karşıyım. o sözleşmenin yürürlükten kalkmasını iktidar marifet gibi anlatırken, zamanında avrupa birliği yalakalığı yapacağız diye bu sözleşmeyi millete dayatan bu utancı yaşatan da iktidarın ta kendisidir. türkiye yönetilemiyor, yönetileceği de yok. ak partili çoluk çocuğun lüks arabada kokain partisi görüntüleri de götürmenin hesapsızlığın ne boyuta geldiğini gösteriyor zaten….
İstanbul sözleşmesinden kurtulduk
Müjdemi isterim, dün akşam yayınlanan cumhurbaşkanı kararnamesiyle marjinal grupların milli andı haline gelen, erkeklere yönelik iftira ve fitne metni olan, olmayan şeyleri olmuş gibi gösteren istanbul sözleşmesinden kurtulduk. muhalefet partileri itiraz ede dursun, açıp incelerseniz varsayım üstüne hiç bir hukuki karar verilemez, ki uzaklaştırma gibi kararlarda yüzde 5 bile olsa iftira temelli olduğunu hukukçular da söylüyor, hukukta şüphe ile karar verilmez. kutuplaşmaya, çarpıklaşmaya yol açan bu sözleşmeden kurtulduğumuza çok sevindim. zaten böyle bir metnin olması bile hataydı… hele sözüm ona sözleşmede toplumsal cinsiyet diye bir kavram var, savunanlar kadın ve erkeğe biyolojik durumları sonucu oluşan etkileri toplumum yüklediğini belirtiyordu ki bu tam bir saçmalık, kadın ve erkek cinsinin gereksinimlerini doğa yani tabiat ortaya çıkartır. marjinal türler, üçüncü cinsler saçmalığı buradan çıkıyor zaten sözleşmeyi savunanların ileri sürdüğü. şimdi iktidarın yapması gereken ikinci konu boşanan erkeklerin boşandıkları kadınlara ömür boyu nafaka ödemekten kurtarmak olmalıdır…
kadına şiddete tabii ki hayır, ama istanbul sözleşmesini savunanlar, sonuçlarından habersiz olanlar açıp okumamıştır bile sözleşmeyi. sadece sosyal medyada yapılan basit paylaşımlara bakarak sadece şiddete yönelik bir sözleşme zannediyor, iftira konularından, grevio dan bihaberler.
muhalefetin istanbul sözleşmesi ve hdp konularındaki tutumunu gördükten sonra, bir dahaki cumhurbaşkanlığı seçiminde işlerinin çok zor olduğuna inanıyorum. hiç bir muhalef partisi biz hdp nin oylarına talibiz diyemiyor. artı istanbul sözleşmesiyle ilgili bazı muhalefet partileri sırf erdoğan a muhalefet etmek için sözleşmeyi savunuyor. bir dahaki seçimde işleri çok zor kanımca…
Bereket Dağından Düşünceler
İsa Mesih’in en ünlü vaazı. kapağında böyle yazıyor. bu kitabı kadıköy de bir kiliseden aldım. önüne dizmişlerdi. ücretsiz demişler, yanına bağış kutusu koymuşlar, iki lira da bağışladım. Türkiye nin batısına giderseniz koca bir Hristiyan dünyası var, onların kültürünü de tanımak lazım. bu arada hristiyanlığı kabul etmek isteyen daha özgür yaşamın bu dinden geçtiğini düşünen istanbul sözleşmeciler, size müjdem var sıkı durun. Hz. İsa boşamayı yasaklıyor, dul kadınlarla evlenmeyin diyor. haydi buyrun geçin, ama tabii ki batı dünyasında da hristiyan bir yaşam söz konusu değil, ama böyle zanneden istanbul sözleşmecilere duyurulur. Hz. İsa önce doğru olun diyor. kitap güzel, hristiyanlığı tanıma şansı veriyor….
Bu arada google dan basit bir araştırma yaparsanız dünyanın da sadece yüzde 23 ünün müslüman olduğunu görürsünüz. peki geri kalan hristiyan mı, yoo hayır. uzakdoğu da başka inançlar mevcut. tüm inançlara saygılı olmalıyız bence…
İstanbul sözleşmesine hayır !
Ben bu başlığı atmayı düşünüp bir yazı yazmayı düşünüyordum, muğla daki elim cinayet meydana geldi. istanbul sözleşmesi bu cinayeti önlemeye yarayacak bir olgu değil. o elim cinayetteki çarpık ilişkileri de topluma meşru göstermeye çalışan zihniyete de karşıyım. meraklısı girsin baksın nasıl bir olaymış internet ten. kadının beyanı esastır bir saçmalıktır, pozitif ayrıcılık bile değil bir iftiracılıktır. kimsenin beyanı esas olamaz. türk aile yapısını istanbul sözleşmesinin zedelediği konusunda ben de hem fikirim. ayrıca öbür boyu nafaka, erkeği yolunacak kaz gören zihniyete de karşıyım. mhp seçim öncesi bunun düzenleneceğini söylemişti tık yok. cumhurbaşkanı erdoğan a ve cumhur ittifakına istanbul sözleşmesinden çıkılması konusunda büyük iş düşüyor bence. çünkü bu konu muhalefetin elinde istismara açık. muhalefet bu konuyu çözemez.
Bu dönem açıköğretimde okuduğum bölümde kadın erkek davranışlarını inceleyen bir ders vardı. kadınların ve erkeklerin olaylara yaklaşımı tamamen farklı kendi doğaları gereği. haklar anlamında eşitlik tabiiki olacak ve ruhen farklı iki cins, haliyle olaylara bakış açıları farklı bunu kabul etmemek doğaya karşı çıkmak olur. Ben fikrimde kararlıyım kimsenin beyanı esas olamaz. insanın olduğu her yerde pislik, rezillik, iftira oluyor, kadınlara bir ayrıcalık verme anlamı taşımaz bu ki beyanı esas olsun.
Açıkçası ben insanlardan çok hayvan haklarıyla daha çok ilgiliyim, hayvanlar savaşmaz, iftira atmaz, sadece doğası gereği avlanır, ziyan etmez, pislik rezillik yapmaz. Doğanın bütün rezilliği insana özgüdür, geçen haber globalde bir uzman diyordu ki, 1800 lerde avrupa da kadınların kurduğu felsefe kulüpleri, düşünce kulüpleri vardı, türk kadınlarında bu yok, olmadı. ikinci dünya savaşında batılı kadınlar haklarını söke söke aldı, bir çok erkeğin savaşta ölmesi sonucu, çabalamadan alınan haklar bizde hep daha fazlası daha fazlası şımarıklığına doğru gidiyor.
Zihniyet olarak batıyla aramızda 100 yıl var zaten, yurtdışına çıkanlar görür. Türk kadının da zihniyet olarak kendini geliştirmesi gerekiyor bence..
Şimdi bu yazıyı okuyanlardan şöyle bir ses duyar gibiyim, onur nooldu çark mı ettin, taraf mı değiştirdin. be güzel kardeşim hukukun tarafı mı olur, avukatların tarafı olur, hukukun tarafı eşitlikten yana olur. kadının beyanı esastır, hukukun tarafsızlığına aykırı yüzde yüz. bununla ilgili milligazete de çok güzel bir köşe yazısı kaleme alınmış. istanbul büyükşehir belediyesinde çalışan başı açık bayanlarla başı kapalı bayanlar arasında ağız tartışması çıkmış başörtüsü üzerinden, şimdi milli gazete yazarı diyor ki, iki taraf da kadın, hangi kadının beyanı esas alınacak. işte gerçekten kadının beyanı esastır demek yeri gelir erkek düşmanlığına, iftiraya sebep olur, böyle saçmalık olmaz. ben yazıyı bitirirken yine başa dönüyor ve cumhur ittifakının, özellikle cumhurbaşkanı erdoğan ın bu konuya el atarak istanbul sözleşmesinin yürürlükten kaldırılmasını ya da revize edilmesini sağlayacağını ummaktayım…
http://chng.it/QvcQQwBDzY – sözleşmeye hayır demek için kampanyayı imzalayın…
Chp nin bu konuyu istimar edeceğini söylemiştim. nitekim kılıçdaroğlu nun yeniden başkan geçildiği genel kurulda, bir chp li kadın kürsüden bu konuyu istismar ediyordu, dinledim… Daha sonra kılıçdaroğlu iktidara yürüyoruz, ileri demokrasi gibi bir konuşma yaptı. Haklı olarak İstanbul sözleşmesine karşı çıkanları hedef gösteren bir zihniyetle aynı kürsüden konuşma yapan biri önce kendi demokrasi anlayışını gözden geçirmelidir…
Kadına şiddete tabii ki hayır, ama istanbul sözleşmesi bu haliyle kutuplaştırmayı arttırır ve toplumsal uzlaşma ile barışı sağlayamaz…
Ben kadın düşmanı falan değilim, vahşi şiddet uygulayan ruh hastalarına tabii ki karşıyım, yanlış anlaşılmasın. Ama katıldığım canlı bir sunumda konuşmacı 100 kadından 5 i dahi olsa istanbul sözleşmesini suistimal edip erkeklere yalan beyanla uzaklaştırma kararı verildiğini söyledi. işte bu olmaz hukuk da hata olmaz, ne sözleşmesi ne kanunu olacaksa suistimale mahal vermemelidir, ben bunun yanlışlığına karşıyım…
saadet partisi başkanı temel karamollaoğlu istanbul sözleşmesinden sonra kadına şiddet olaylarında patlama var diyor, önce aileyi korumalıyız diyor, tamamen katılıyorum..
Afganistan’daki kadınların durumu
19 Eylül 2021
Havadan Sudan
Afganistan’daki kadınların durumu için yorumlar kapalı
onurkayikci
istanbul sözleşmesi kalkmasın diye bir taraflarını yırtan erkek nefreti kusan kadın kuruluşları neden afganistan da hem cinsleri zulüm altındayken hiç ses çıkartmıyor. neden çünkü ucunda nafaka yok, menfaat yok. ben zaten istanbul sözleşmesiyle ilgili bir çok kadının ve kadın kuruluşunun samimi olduğuna inanmıyordum…
bu arada ekşi sözlükte basından alınan bir habere göre türk kadınları içerisinde aldatma oranı yüzde 40 mış. haberin detaylarına inince türk kadını maddi rahatı bozulduğu ve duygusal tatmin azaldığı zaman çareyi günü birlik ilişkide arıyormuş. hatta bir erkek ekşi sözlüğe şöyle bir gönderi yazmış “şimdiye kadar beraber olduğum evli kadın sayısı 12 oldu” diye. bu tarz adamlar da dolanıyor etrafta. evliliklerin yürümemesinin, erkeklerin ömür boyu nafaka ile kadın zulmüne uğramısının ne kadar haksız, hukuksuz bir uygulama olduğunu gösterir. çünkü çoğu zaman ispat edemeyen erkek oluyor. ve erkeğin nafakası ile yaşayan kadın (bazı) evlenmeden dilediğiyle beraber oluyor…. kadın programlarında eşini 20 yıl kayınpederiyle aldatan bakkala kaçan bilimum rezil itiraf tv lerde dönüyor zaten… başı açık kapalı olması da fark etmiyor bu kadınların. her zaman savundum türban dürüstlük belirtisi değildir…
neyse biz başlığa geri dönelim, menfaatçi türk kadını (bazı) zihniyeti afganistan daki kadınların durumuyla hiç ilgilenmezken burada gönlünü, bedenini, cüzdanını hoş tutma yoluna gidiyor…
kadınlara en büyük kötülük yine kadınlardan geliyor bence. kadınlar bireysel düşünüyor. onun için dünyanın başka bölgesinde kadınlar (ve kadın kuruluşları) zulüm altındayken gayet kayıtsız kalabiliyor. öyle idealist bir yapı görmek neredeyse imkansız. menfaat olmayınca hak peşinde koşmayı de gereksiz görüyorlar demek ki… bunun için afganistan da kadınların başına gelenlerin yanlış olduğunu yine erkekler savunuyor türkiye de… ha türkiye de tüm erkekler böyle mi derseniz. o da değil. çünkü evlerden 15 yaşındaki kızları toplayıp 4 kadınla evlenmek isteyen bir sürü taliban kafalı erkek de var türkiye de…
türkiye de bu nafaka konularında kadınların cinlikleri ve menfaatleri konusunda adalet sistemi çok saf ve geri kalmış durumda. ileride bunların acısı başka kuşaklardan çıkacak kanımca…
ben bu yazıyı kadın düşmanlığı yapmak için ya da türkiye deki kadınlara kin kusmak için yazmadım, yanlış anlaşılmasın, durum tespiti yapıyorum, o aldatma ile ilgili de gerçekten internet te akademik bir makaleye denk geldim psikologlar yazmış, ben de şok oldum…
afganistanistanbulsözleşmesikadın