Osmanlı imparatorluğu topraklarında, para piyasalarının oluşumu yeterli sermaye birikimine sahip yabancı ve azınlıklara mensup sarraflar eliyle gerçekleştirilmiştir. Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde, tedavülde olan çok sayıdaki yerli ye yabancı, değişik isimli ve ayarlı paraların (II. Mahmud döneıninde piyasada 36 çeşit gümüş para bulunuyordu) arasında fiyat farkları bulunması, söz konusu paraları alıp satan ve bunların fiyatları arasındaki farklardan yararlanmayı meslek haline getiren bir sanaf sınıfının ortaya çık-masına neden olmuştur. Giderek ellerinde sermaye biriken sanafların, vergi gelirleri karşılığında devlete borç vermeye başlamalarıyla bankerliğe dönüşüm başlamıştır.
Osmanlı İmparatorluğu’nda iık banka Avrupa’da bankacılığın ortaya çıkmasından yaklaşık 400 yıl sonra, yabancı ve azınlıklar eliyle, 1847 yılında Bank-ı Dersaadet (Banque de Constantinople) adı ile kurulmuş ve temel amacı sterlin ile kuruş arasındaki paritenin korunması olmuştur. Bu gelişmeleri takiben, 1856 yılında yönetim merkezi Londra’da olmak Üzere 500. 000 sterlin sermaye ile bir ticaret bankası olarak Osmanlı Bankası kurulmuştur. Osmanlı Bankasının kurulmasımn ardından, amaçları döviz spekülasyo-nundan yararlanmak ve Osmanlı hükümetine yüksek faizle borç vermek olan çok sayıda yabancı banka daha kurulmuş ve Osmanlı Devleti’nin 1875 yılında borçlarını ödeyemez duruma düşmesinin ardından söz konusu kurumların pek çoğu piyasadan çekilmek zo-runda kalmıştır.
1881 yılında. Düyun-u Umumiye’nİn kurulması ve İmparatorluğun dış borçlarının idaresinin bu kuruluşa devredilmesiyle, yeni bir döneme girilmiştir. Osmanlı gelir kaynaklarının uluslarası bir kuruluşun denetimine geçmesi, Avrupa’lı sermayedarlara yeterli güvence sağladığından, özellikle 1881 ‘den sonra İmparatorluk’ta birçok yeni yabancı banka kurulmuştur. Cumhuriyetin ilanına değin Ülkede kurulan yabancı ser-mayeli bankalar temelde, kendilerinden önce kuru]an]ara benzer olarak döviz işlemlerinden ve Osmanlı hükümetlerinin yaptığı iç ve dış borçlanmalarelan spekülatif kazançlar sağlamaya yönelmişler ancak bu faaliyetlere ek olarak Osmanlı devleti topraklarınela faaliyet gösteren yabancı sermaye kuruluşlarım da kredilendirmeye girişmişlerdir. 1888 yılında Menafi sandıklarında toplanan kaynakların kullanımının daha kontrollü bir biçimde yapılması amacıyla, tarımsal kredilendirmeyi devlet denetimine alacak olan Ziraat Bankası, ilk devlet bankası sıfatıyla, kurulmuş, sermayesi, Menati Sandıkların alacakları bu bankaya devredilmesiyle oluşturulmuştur. Spesifik olarak tarım sektörünün gelişmesi yönündeki temel amacı ve işleviyle, kuruluşundan (kooperatifleşme) geliş-mesine kadar bir kalkınma finans kurumu özelliği taşıyan Ziraat Bankası gibi, ilerleyen yıllarda da bu bankayı model alan kalkınma finans kurumları ve uzmanlık bankaları çeşitli ulusal sektörleri desteklemek amacıyla kullanılmış ve bu tür örgütlerin lokomotif görevi yaptığı sistem Türk Bankacılık sisteminin yapısal özelliklerinden biri haline gelmiştir.
1867 yılında kurulan ve günümüzün ticaret bankalarına benzer bir görev üstlenen ilk ulusal finans kurumu Emniyet Sandığı, 1907 yılında Ziraat Bankası’na bağlanmış ve bu sandık 1984 yılında Ziraat Bankası bünyesine katılarak, kapatılmıştır. Ülkemizde kurulan ilk ticari bankaların ortak özellikleri: bu bankaların yabancılar ve/veya azınlıklar ortaklığı ve/veya eliyle kurulmaları; halktan mevduat toplama yeteneklerinin düşük olması bu nedenle plasmalarında daha çok öz sermayelerini kullanmaları; bu bankaların sadece yabancıların ve azınlıklalrın elinde olan ticari işlemleri ve yatırımları kredilendirmeleri temel işlevlerinin devleti fonlama ve döviz işlemlerinden spekülatif kazanç sağlama olmasıdır. Bu temel özellikleriyle ülkemizde kurulup faaliyet gösteren ilk ticari bankaların ticaretin gelişmesine katkıda bulunduklarını, sermaye birikimi yaratarak bunu ulusal ekonominin gelişmesinde kullanmış olduklarını söylemek olası değildir. .Sözkonusu bankalar ticari faaliyetlerini ulusal coğrafyada mikro iklimler öiçeğinde gerçekleştirmişlerdir.
Kaynak : Biraz.gen.tr
Osmanlı’da bankacılığın gelişimi
30 Kasım 2014
Havadan Sudan
Osmanlı’da bankacılığın gelişimi için yorumlar kapalı
onurkayikci
Osmanlı imparatorluğu topraklarında, para piyasalarının oluşumu yeterli sermaye birikimine sahip yabancı ve azınlıklara mensup sarraflar eliyle gerçekleştirilmiştir. Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde, tedavülde olan çok sayıdaki yerli ye yabancı, değişik isimli ve ayarlı paraların (II. Mahmud döneıninde piyasada 36 çeşit gümüş para bulunuyordu) arasında fiyat farkları bulunması, söz konusu paraları alıp satan ve bunların fiyatları arasındaki farklardan yararlanmayı meslek haline getiren bir sanaf sınıfının ortaya çık-masına neden olmuştur. Giderek ellerinde sermaye biriken sanafların, vergi gelirleri karşılığında devlete borç vermeye başlamalarıyla bankerliğe dönüşüm başlamıştır.
Osmanlı İmparatorluğu’nda iık banka Avrupa’da bankacılığın ortaya çıkmasından yaklaşık 400 yıl sonra, yabancı ve azınlıklar eliyle, 1847 yılında Bank-ı Dersaadet (Banque de Constantinople) adı ile kurulmuş ve temel amacı sterlin ile kuruş arasındaki paritenin korunması olmuştur. Bu gelişmeleri takiben, 1856 yılında yönetim merkezi Londra’da olmak Üzere 500. 000 sterlin sermaye ile bir ticaret bankası olarak Osmanlı Bankası kurulmuştur. Osmanlı Bankasının kurulmasımn ardından, amaçları döviz spekülasyo-nundan yararlanmak ve Osmanlı hükümetine yüksek faizle borç vermek olan çok sayıda yabancı banka daha kurulmuş ve Osmanlı Devleti’nin 1875 yılında borçlarını ödeyemez duruma düşmesinin ardından söz konusu kurumların pek çoğu piyasadan çekilmek zo-runda kalmıştır.
1881 yılında. Düyun-u Umumiye’nİn kurulması ve İmparatorluğun dış borçlarının idaresinin bu kuruluşa devredilmesiyle, yeni bir döneme girilmiştir. Osmanlı gelir kaynaklarının uluslarası bir kuruluşun denetimine geçmesi, Avrupa’lı sermayedarlara yeterli güvence sağladığından, özellikle 1881 ‘den sonra İmparatorluk’ta birçok yeni yabancı banka kurulmuştur. Cumhuriyetin ilanına değin Ülkede kurulan yabancı ser-mayeli bankalar temelde, kendilerinden önce kuru]an]ara benzer olarak döviz işlemlerinden ve Osmanlı hükümetlerinin yaptığı iç ve dış borçlanmalarelan spekülatif kazançlar sağlamaya yönelmişler ancak bu faaliyetlere ek olarak Osmanlı devleti topraklarınela faaliyet gösteren yabancı sermaye kuruluşlarım da kredilendirmeye girişmişlerdir. 1888 yılında Menafi sandıklarında toplanan kaynakların kullanımının daha kontrollü bir biçimde yapılması amacıyla, tarımsal kredilendirmeyi devlet denetimine alacak olan Ziraat Bankası, ilk devlet bankası sıfatıyla, kurulmuş, sermayesi, Menati Sandıkların alacakları bu bankaya devredilmesiyle oluşturulmuştur. Spesifik olarak tarım sektörünün gelişmesi yönündeki temel amacı ve işleviyle, kuruluşundan (kooperatifleşme) geliş-mesine kadar bir kalkınma finans kurumu özelliği taşıyan Ziraat Bankası gibi, ilerleyen yıllarda da bu bankayı model alan kalkınma finans kurumları ve uzmanlık bankaları çeşitli ulusal sektörleri desteklemek amacıyla kullanılmış ve bu tür örgütlerin lokomotif görevi yaptığı sistem Türk Bankacılık sisteminin yapısal özelliklerinden biri haline gelmiştir.
1867 yılında kurulan ve günümüzün ticaret bankalarına benzer bir görev üstlenen ilk ulusal finans kurumu Emniyet Sandığı, 1907 yılında Ziraat Bankası’na bağlanmış ve bu sandık 1984 yılında Ziraat Bankası bünyesine katılarak, kapatılmıştır. Ülkemizde kurulan ilk ticari bankaların ortak özellikleri: bu bankaların yabancılar ve/veya azınlıklar ortaklığı ve/veya eliyle kurulmaları; halktan mevduat toplama yeteneklerinin düşük olması bu nedenle plasmalarında daha çok öz sermayelerini kullanmaları; bu bankaların sadece yabancıların ve azınlıklalrın elinde olan ticari işlemleri ve yatırımları kredilendirmeleri temel işlevlerinin devleti fonlama ve döviz işlemlerinden spekülatif kazanç sağlama olmasıdır. Bu temel özellikleriyle ülkemizde kurulup faaliyet gösteren ilk ticari bankaların ticaretin gelişmesine katkıda bulunduklarını, sermaye birikimi yaratarak bunu ulusal ekonominin gelişmesinde kullanmış olduklarını söylemek olası değildir. .Sözkonusu bankalar ticari faaliyetlerini ulusal coğrafyada mikro iklimler öiçeğinde gerçekleştirmişlerdir.
Kaynak : Biraz.gen.tr